Sosyal medya bunalıma itebiliyor


Evet Arkadaşlar Bugün Yine güzel bir içerik ile sizlerleyim :)

Bunalım çağın en büyük sıhhat meselelerinden biri haline geldi. Bahçeşehir Üniversite Sağlık Kurumu Medical Park Göztepe Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Selma Bozkurt, "Her sene dünyada 1 milyondan fazla birey intihar ederek hayatına son veriyor. Sosyal medyadaki mübalağalı yaşamlar gençleri tehdit ediyor. Türkiye'de özellikle bayana yüklenen ananesel konut bayanı ve anne rolü de bunalıma sokabiliyor” dedi.

"Konutta otur çocuk bak" algısı

Bunalım, yüzde 10 görülme oranıyla hali hazırda cemiyetteki en yaygın hastalıklar arasında yer alıyor. Erkeklerde hayat boyu hasta olma tehlikeyi yüzde 10 her 10 erkekten biri, bayanlarda ise yüzde 20-25 her 4-5 bayandan biri. Tüm cemiyetlerde bunalım bayanlarda, erkeklere göre iki kat daha sık görüyor. Bayanlarda 18-44 yaşları arasında, özellikle de 25 yaştan sonra daha fazla. Türkiye'de var olan ataerkil anlayış, bayana, kendisinin de manevileştirdiği son derece ananesel bir konutluluk modelini dayatıyor. Bu ataerkil bakış, bayanı ananesel konut işleri ve çocuk bakımına belirliyor.

Ufak yaşta konutluluk ve hamilelik, düşük eğitim seviyeyi, eşin işsiz olması ve kadının bir işte çalışmıyor olması, çocuk rakamının aşırılığı, konutlulukta geçimsizlik, şiddete maruz kalma ve cemiyetsel analık rollerine ait beceriksizlik duygusu bayanları bunalıma yatkın hale getiriyor. Erken ebeveyn kaybı, madde ve içki kullanımı, anksiyete bozuklukları, düşük sosyoekonomik seviye, boşanmış olma, işsizlik, daha evvel bunalım geçirmek, yakın zamanda ehemmiyetli hayat hadiseleri, stres etmenleri, şahsiyet yapısı, çocukluk yarıyılında cinsel veya fiziksel açıdan makûs tutuma maruz kalmak, bazı ilaçlar, tıbbi hastalıklar, hormonal farklılıklar bunalım tehlikesini artıran başlıca etmenlerdir.

durgunluk

Uysallık tek bulgu değil

Dünyada son 45 senede intihar sebebiyle vefatlar yüzde 60 arkasıydı. Her sene 1 milyondan fazla birey intihar ederek can veriyor. İntihar edenlerin 70'inde bunalım olduğu öğreniliyor. Bunalım hastalarının yüzde 15'i hayatına son veriyor. Bu sayılar bunalımın ciddi ve rehabilitasyon edilmesi gereken bir sıhhat meseleyi olduğunun en ehemmiyetli ispatı. Bunalım bireyin duygusal, öğrenişsel düşünsel, tavırsal ve vücutsal alanlarını etkiliyor. Hastanın aile içi ve öteki sosyal yaşantısına da negatif yansıyor. Sosyal marifetleri eksiliyor. Şahıslar arası ilişkileri topallıyor. Psikolojik alanda şahsi doyum, özgüvenle performans gösterme mahareti, özgüven duygusu, girişkenlik de eksiliyor.

- Tutum alanında yavaşlama, içe kapanıklık, uysallık ortaya çıkıyor. Bu vaziyete bazen de afaki telaşlanma, sıkıntılılık krizleri ilave ediliyor. Ayrıca bunalım bireyin akılsal faaliyetlerini etkileyerek dikkatini, hafızasını, bilme yetilerini negatif etkiliyor. Böylece akılsal mesele yaşayanlar mesleksel hayatında zaferli olamıyor, performans kaybı yaşayabiliyor.

- Majör bunalım bunalımın en ağır cinsi bireyin genel sıhhat vaziyetinin bozulmasına neden oluyor. Zira öteki kronik hastalıkların kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet, nörolojik hastalıklar gibi seyrini ve rehabilitasyona cevabını da negatif güzergahta etkiliyor.

Mutluluk pozları ve zenginlik

Sosyal medyada sıkça mutluluk pozlarıyla dolu paylaşımlar, her anında mutlu, keyifli ve dertsiz şahısları görüyoruz. Bu vaziyetin çok olağan bir hal olduğu, şuurlu ya da şuursuz bir biçimde kitlelere empoze edilmeye çalışıyor. Özellikle gençler şık mekânlar, hoş yemekler, cılız, bir manken kadar çekici, zengin ve her daim mutlu gözüken insanlardan, alkış toplayan aktifliklerden, seçkin katmanın katıldığı partilerden oluşan resimlere, paylaşımlara bakıp kendi yaşantısına mukayese etebiliyor. Kendi yaşantısının bu dünya ile hiçbir eşliğinin olmadığını görerek mutsuzluğa kapılıyor. Bunun neticesinde beceriksizlik, kıymetsizlik düşünceleri, yaşamdan zevk alamama, enerji kaybı, sosyal içe çekilme, kötümserlik, hassaslık, dikkatte eksilme ve odaklanma eforluğu gibi depresif bulguların ortaya çıkması basitleşiyor.

- Cemiyetsel vakalar ve cılız olma, hoşluk gibi değişen moda akımları psikososyal bir faktör olarak özellikle ergen adolesan ve genç yetişkin bayanlarda bunalımı tetikleyebiliyor. İlerleyen yaşlarda ise fiziksel rahatsızlıklara bağlı cinsiyete has ve bayanlığı temsil eden uzuv kayıpları meme kanseri rehabilitasyonuna bağlı saç, meme kaybı bunalım için ayrıca tetikleyici olabiliyor.

Antidepresenla alakalı düşünceler

Bunalım kesinlikle rehabilitasyon edilmesi gereken ehemmiyetli bir hastalık. Bunalım nedeniyle sağlık kurumuna müracaatlar 40-60 yaşları arasında daha fazla görülüyor. Bunalım hastalarının ehemmiyetli bir kısmı ise rehabilitasyona gitmiyor. En gelişmiş ülkelerde dahi bunalım sebebiyle tıbbi dayanak alma oranı yüzde 100 değil. Ülkemizde ise bu oranın yüzde 20-30'lar etrafında olduğu varsayım ediliyor.

Cemiyetimizde antidepresanların bağımlılık yaptığına ya da uyuşturduğuna dair inanışlar ve internet veya sosyal etraflardan yanlış bilgilenme de sık gözlemlediğimiz bir gidişat. Bilimsel takviyeyi olmayan bu söylemelerden etkilenen ve gerçekten antidepresan kullanması gereken, ağır bunalımı olan hastaların bazen çekindiğini, psikiyatriste müracaat etmekten sakındığını ve bunalımı gidermek için içki-madde kullanma gibi yollara müracaat ettiklerini görebiliyoruz.

Uymarım Yararlı Olmuşumdur Beni Takip Etmeyi Unutmayın

Yorumlar