Çağdaş dünya çocuklarımızı nasıl zehirliyor


Evet Arkadaşlar Bugün Yine güzel bir içerik ile sizlerleyim :)

Çağdaş ebeveyn olmak ne kadar güç değil mi? Dışarıda teknoloji önderliğinde süratle değişen bir dünya, gitgide güçleşen yaşam koşulları ve güvensizleşen bir etraf, içeride konut geçindirme, çocukları iyi besleme, çocuklara iyi ebeveyn olma, eğitimlerini yanılgısız bir biçimde asıllaştırma telaşı ve ebeveyn bunların birinde dahi biraz yanılgı yaparsa kıymetini nasıl ödeyeceğini hatrırlatan bir medya..Tüm bunları yaşarken yalnız vazgeçilmiş, işten konuta konuttan işe koşan, her şeye yetişmeye çalışan gencecik anne babalar olarak gidişatımız epey korkunç... Peki ya çağdaş zamanda çocuk olmak?

Sue Palmer'ın, Zehirlenen Çocukluk kitabında ayrıntılı bir biçimde değindiği gibi asrın son çeyreğinde baş döndürücü biçimde değişen ve büyüyen küresel kültür o kadar süratlemiş vaziyette ki, yeni jenerasyon buna ayak uyduramıyor. Başka Bir Deyişle kültürümüz, biyolojimizden daha süratli büyüyor.

Palmer, çocukların değişen bu dünyaya ayak uyduramama problemini toksik çocukluk belirtiyi olarak adlandırıyor ve bunu şu ana başlıklar altında değerlendiriyor;

1.Besin

Ebeveynlerin artık farkında olsalar dahi ters çeviremeyeceği, bol bol şeker, katkı maddesi ve sıhhatsiz cinste yağlar kapsayan bir yiyecek kültürünün içine düşmüş vaziyetteyiz. Siz ne yaparsanız yapın, belirli bir yaşa kadar ne kadar gözetip kollarsanız gözleyin, çocuklarımız bu kültürle er geç tanışıyor, tanıştırılıyor ve besin terörünün eline düşüyor. En makûssu, abur cubur olarak nitelendirdiğimiz bir çok mahsulü, bize mutluluk veren, iyi sezmemizi sağlayan "armağanlar” olarak beyinlerimize o kadar hoş konumlandırmışlar ki bir hayli ebeveyn bunlardan çocuğunu "yoksun” vazgeçemeyeceğini düşünüyor. Şeker, gluten ve diğer makûs yağların bedenimize, gelişimimize ne kadar hasar verdiğini ortaya koyan araştırmalar devam ederken bu mahsulleri kesinlikle yememizi teşvik eden pazarlama çalışmalarına milyonlar yatırılmaya devam ediliyor. Siz yatağınızda mışıl mışıl yatarken, dünyanın en iyi mekteplerinde okumuş, marifetli-zeki sınıfına giren ciddi bir kitle çocuğunuza daha çok cips, çikolata ve gazlı meşrubat satıp işverenlerini daha da zengin edebilmek için bir yerlerde kafa patlatıyor! Fantastik! Natürel ki bu noktada, bizim yegane fertler olarak yapabileceğimiz şeyler oldukça kısıtlı, bu sebeple beslenme mevzusunda ciddi bir alarma ve bu eforlu anapara sahiplerinin üstündeki devletler tarafından alınması gereken temkinlere lüzumumuz var... Tabi bu saatten sonra ne kadar muhtemel tartışılır...

2.Reyin

"Reyin, oldukça ciddi bir iştir.” Tabiatta gözlemleyebileceğiniz tüm canlıların ortak noktası yavruların ne kadar oyunbaz olduğu ve asıl yaşamın provasını reyin oynarken biliyor olmaları. Burada paylaşmak isterim, Palmer'ın kitabında da paylaştığı, İskoç şairi Louis Stevenson'ın şiiri:

Mutlu vicdanlar ve mutlu suratlar,

Yeşilliklerde mutlu oyunlar,

Daha Önceki çağlarda işte böyle,

Çocuklar kral ve bilge oldular...

"Sarih havada reyin”'un çocuklara kazandırabildikleri ile bir çizgi filmden bildikleri ya da 1 TL atılmak suretiyle öne arkaya sallanan bir oyuncaktan, AVM'lerdeki parlak ışıklı suni parklardan bilebileceklerini karşılaştırmak dahi gülünç değil mi?! Ha tamam sizinki çok hareketli ve konutta enerjisini atamıyor, bu soğuk havada daha sıcak ve tehlikesiz bir seçenek mi var? Zira dünya çok riskli ve artık caddede oynamak muhtemel değil. Peki öyleyse biz çocuklarımızı ekranların bakıcılığına vazgeçelim ve birer "koltuk patatesine” dönüşsünler! Hayır, benim son zamanlarda gözlemlediğim, zati kırsal bölgelerde yaşayıp dışarda oynama lüksüne sahip çocukların yanı gizeme, artık kentte yaşayan aileler de bu mevzunun farkında ve bu nedenle çocuklar için hazırlanan orman atölyelerinin ve kamplarının rakamı çoğalmış vaziyette.

3. Uyku

Çağdaş dünya o kadar meşgul ki, yatmak, bir hayli şeyi kaçırmak, bir hayli şeye yetişememek anlamına geliyor artık. Ama hepimiz acı tecrübelerimizi öğreniyoruz ki uykusuz bir çocuk kadar somurtkan ve size dünyayı dar edecek başka bir şey buluş olunmamıştır bugüne kadar. Uykunun dinlendirme özelliğinin yanı gizeme bilmeye de ciddi bir katkısı var. Gün süresince edinilen yetenekler, düşünceler ve kavramlar uyku sırasında uzun süreli hafızaya işleniyor ve bilme gerçekleşiyor...Yeterli müddet ve kumpaslı bir uyku çocuğunuza verebileceğiniz en faydalı şeylerden biri.

Ülkemizde geniş kabul görmüş çocukların "sandalyeler birleştirilmek suretini yattırırız canım" manayı gece geç saatlere kadar dolaşmalara götürülmesi bir yana, ekran başında bir tane daha, bir tane daha diyerek bitmek öğrenmeyen oyunlar ve programlar da ilave edilince çocukların mektep zaferinde, bilme hünerlerinde ciddi düşüşler yaşandığı belirtiliyor. 2004 senesinde Amerikan Milli Uyku Derneği tarafından yapılan ankete göre her yaştan çocuk, önerilen gecelik asgari uyku saatinden çok daha az uyuyor, hafta sonlarında ise daha da az uyuyorlar

4.Ekran

Ekranla alakalı söylenecek o kadar çok şey var ki! Ekranın önünde geçirilen zamanların uzunluğu, bu vakitte yapılacak değişik aktiflik fırsatlarının kaçırılması, ekranlardaki programların kalitesizliği, reklamlarla çocuklarımızın bilinçaltına işlenenler... Çocuklarda şiddet, uyuşukluk, reyin kuramama, mükemmeliyetçilik, tüketim ve sahip olma merakı uyandıran, uyku niteliğini düşüren TV, güvensiz internet kullanımı... Bugün ekranın en makûs neticelerinden birinin ise çocukların değil reel ebeveynlerin ekran bağımlısı olması ve çocuklarının fiziksel olarak yanındayken dahi çocuklarını duymmaları olduğu düşünülüyor. Özetle teknoloji ile bağlarımızı tamamen koparamayacağımız bir asıl, ama sınırlamak zorundayız. Ve hatta öyle görünüyor ki buna mecburiyiz.

5.İlgi

Aile ile geçirilen bereketli zamanların eksilmesi, bu gerek teknoloji kaynaklı uslu telefon, Tv ekranlarına tüketilen zaman gerekse ebeveynlerin uzun çalışma saatleri nedeniyle olsun çocuklarda derin yaralar açmaya muktedir. Çocukla iyi bir irtibat, dil gelişimi dolayısıyla kendini ifade etme gibi bir hayli lüzumlu gelişim evresini takviyelerken misalin beraber kitap okunarak geçirilen zaman hem ebeveynle sıcak bir ilişkiye imkân sağlar hem de çocukların yaratıcı dünyalarını geliştirir.

Globalleşme ve harcayıcı cemiyetin süratle gelişmesi, hem erkekleri hem bayanları etkileyen uzun çalışma saatleri yaratmış vaziyette.Yasaların ve muhtelif müesseselerin "iş-hayat balansı” mevzusundaki güya çalışmalarına karşın hala organizasyonların çoğu "elastik çalışma saatleri, yarı zamanlı çalışma” gibi arzları bir hakaret olarak idrak ediyor. Dolayısıyla uzun vakitler konutta olmayan anne-baba, daha çok kalitesiz bakıcı anlamına geliyor. Ve elbette bu da toksik çocuk belirtisine tuz biber ekiyor.

İşte tüm bunlar günümüzün daha öncekilere hiç benezemeyen "zamane çocukları"nı yaratan etkenler. Sizin zamanınızda böyle değildi efendim, doğrudur. Ama bu çocukların da çok geçerli nedenleri var haberiniz olsun...

Kaynak: Zehirlenen Çocukluk - Sue Palmer

Hülya Saraçoğlu Akhan

[email protected]

özel içeriğidir. Uymarım Yararlı Olmuşumdur Beni Takip Etmeyi Unutmayın

Yorumlar