Evet Arkadaşlar Bugün Yine güzel bir içerik ile sizlerleyim :)
"Home” sıcak kazanç kulağa. Sevgi doludur. İnsana aidiyet duygusu verir. İçinde keyifli çocukların oynadığı, mutfaktan elmalı kurabiye kokusunun yükseldiği, kimilerinde kapıdan girdiğinizde çocuklardan evvel konutun köpeğinin suratında iri bir tebessümmeyle, dili dışarıda üzerinize tırmandığı ve eşlerin hep birbirine sıcacık bir tebessümmeyle baktığı bir yerdir orası. Çocukların eşeysiz ürediği, bayan ve erkeğin pazar pikniği için heyecanlandığı, kareli masa örtüleri ve çiçek desenli çarşafların olduğu bir yuva. En azından izlediğimiz Amerikan dizilerinde böyleydi ve içimizde böyle sıcacık bir iz vazgeçti "home sweet home” kalıbı.
Ama bizim "yuva” dediğimiz yer her zaman sıcacık ve böyle "sweet” değildir. Bakınız Yeşilçam filmlerine, Bayan çocuklara bakar, yemek yapar konutu pakler. Adam filmin ilk yarım saatinde, henüz çocukların ortaya çıkmadığı karelerde, elinde belge çantasıyla koşarak konuta gelip, son derece iffetli karısının alnından, iffetli bir biçimde öperken ilerleyen sahnelerde alacakaranlık kuşağında evine dönüyor ve bayan gözü yaşlı sırçada bekliyor olabilir mesela. Ya da adam başka yerinden öpmeye utandığı iffetli karısını, son derece namussuzlukla yargılayabilir filmin orta bir yerinde. Veya adam konuta zil zurna ayyaş, gömleğinin yakasında başka bir kadının dudak boyası izleriyle gelip, kendisine tek bir sual soran karısının üzerine belge çantasını fırlatabilir. Bayan talihliyse adam onu vurmuyordur. Şansızsa da yapacak bir şey yok. Yuva bu! Devrilmez. Hele yuva devirenin hiç yuvası olmaz!
Bizdeki "yuva” kavramı böyle bir şeydir işte…. Aidiyet duygusundan, sıcaklıktan, tatlılıktan ve hatta can güvenliğinden uzak dahi olsa, devrilmez. Bu kadar sağlam ve bu denli tutarlıdır konutluluklar, yuvalar bizde!
Ama yaşam bir Yeşilçam filmi veya Hollywood stüdyolarında çekilen bir dizi değil elbette…
Yuva, "yuva” olmadığı zaman devrilir. Konutluluklar biter. Üstelik her konutluluğun "mutlu son” olmaması gibi, her ayrılık da "mutsuz bir başlangıç” değildir. Ayrılıktan sonra da, boşandıktan sonra da hayat devam eder. Yeniden çiçekler açar, uzaklarda bir yerlerde filler tepişir, gökte yıldızlar kayar….
Evet ama, bir konutluluk ne zaman bitmeli? Nasıl bitmeli? Çocuklar kimde, elektrik süpürgesi hangimizde kalmalı? Bu yarıyılda kaybedilen dostların yerine drama dizileri mi konmalı? Peki, bardakların boşanmanın onuruna kalkması ayıp mı? Sahi konutluluklar kutlanırken, boşanmalar niçin kutlanmıyor? Boşanma da, gelecek mutlu olsun diye atılan bir adım değil mi gerçeğinde?
En azından kimilerinde
Ama tabi gel de bunu anana, babana anlat. Senin bezli halini öğrenen komşu Hanife Teyze'ye, annenden, babandan evvel seni uyarmayı kendine vazife ve ailene borç edinmiş Muhittin Amca'na, hatta kendisini Hulusi Kentmen varsayan babacan işverenine anlat. Ne var şimdi boşanacak? Elektrik alamıyorum, sevgi bitti de neymiş? Bu devirde elektrik mi kesilirmiş? Sevgi erzak dolabında bal kavanozu muymuş da fazla yemişsin tükenmiş, yediğin de gitmiş basenlerine yapışmış? Kandırmış mı? Vurmuş mu, küfretmiş mi? Bu ağır kabahatlerin olmadığı gidişatlarda en fazla yönetimsel cezayla konutluluk sürdürülmeli, yok şayet ağır ceza gerektiren bir gidişat varsa da sabır gösterip sineye çekilip bol dua edilmeli. Kabahatli tarafın usu başına gelince her şey unutulup daha önceki hoş günlere dönülmeli. Yeter ki yuva devrilmesin.
Yuvanın sıcak ve nemli olması gerekmiyor muydu
Üstelik burada kendi içinde paradokslu bir gidişat yok mu Allah aşkına? Evlenirken sevgi başka bir deyişle duygu kabul ediliyor ve hatta duygudan başka, mesela adam zengin bana iyi bakar veya bayan hoş, koluma ve yeni aldığım havalı saate de yakışır gibi bir neden olsa kınanıyor da, duyguyla başlayan ilişkinin bitiminde duygunun bitmesi neden yeterli neden olmuyor? İlla konuta haciz gelecek, patlak bir dudak, dudak boyasılı bir gömlek vs olacak. Zati onda da gömleği çamaşır suyuna bas geçer demeyecek misiniz?
Yaşam, paradokslarla dolu ve her şey ters kavramıyla anlamlı. Ayrılıkla alakalı - ihtimalin de ya da fobiden fark etmez- düşüncenin olmadığı bir konutluluk ne kadar itinasız ve tatsız olacaksa, bazen boşanmak da – laikiyle yapıldığında- doğru ve iyiliğe bir karar olabilir. Her yuva yuva değildir ve iki karakter mutsuzluktansa, yalnız mutluluk yeğdir.
Süratimi alamadım, bir tane daha ekliyeyim:
Mutsuz konutluluğu sürdürmek değil, gerektiğinde doğru bir biçimde "güzelce kal "demektir galibiyet.
Üstelik göz hekimleri de gözlük kullanabilir :
Sevgiyle,
İlişki ve konutluluk danışmanı
Yeşim Varol
özel içeriğidir. Uymarım Yararlı Olmuşumdur Beni Takip Etmeyi Unutmayın
Yorumlar
Yorum Gönder